
Hiç merak ettiniz mi burnumuz hakkımızda ne anlatır?
Yüzümüzün orta yerinden fırlayan şu acayip çıkıntı, bizim için aynı anda çok önemli işler yapar. Burun, nefes alıp vermemizi sağlar, binlerce farklı kokuyu ayırt eder, ciğerlerimize giden havayı tam kıvamına gelecek şekilde ısıtıp, nemlendirir. Tüm bunları yapar, yine de kimselere yaranamaz. Sırf tuhaf bir şekli var diye bir o kadar da alaya alınır zavallı.
Halbuki burun ne kadar karakter sahibi bir organdır! Kimi insan yüzüne patlıcan bağlamış gibi gezer. Kiminin burnu ise “geçerken kondum” diyen bir kelebeğin iki yana açtığı kanatları gibi yayıktır. Kimsenin burnu kimselere benzemez; estetik ameliyat yaptırmadılarsa tabii!
Yine de, sevdiğinin burnunu ballandıra ballandıra betimleyen bir tane şair yoktur. Aşkının burun deliklerinden bahseden tek bir şarkı sözü bulamazsınız. Ne tuhaf!

Burun Edebiyatı

Çocuk edebiyatının en ünlü kahramanlarından Pinokyo en çok burnundan çekmiştir! (Tıkla aç)
Gözler kadar romantik sayılmasa da, burunla ilgili az ama çok önemli eserler de vardır. Mesela, çocuk edebiyatının en ünlü yalancısı Pinokyo, burun deyince ilk akla gelen kahraman olsa gerek. Gerçek bir çocuk olmak isteyen kukla Pinokyo’nun büyük bir sorunu vardır. Yalan söyledikçe uzayıp giden bir burun! Pinokyo demişken aklıma geldi: Sahi, neden yalan söyleme ihtiyacı duyarız? Bu soruyu şurada inceledik: “Yalanlar hakkındaki gerçekler“. Bu yazıyı okuduktan sonra ona da bir göz atın 😉

“Burun Tiradı”nı okumadan, burun hakkında bir şey biliyorum denemez! (Tıkla aç)
Elbette koca burunlu Fransız soylusu Cyrano de Bergerac’ın (okunuşu: Sirano dö Bergaraj) burun tiradını okumadan, burun hakkında bir şey biliyorum denemez. Şöyle der devasa burnu için Edmond Rostand’ın yazdığı oyunda: “Tarifle, “Burun değil bir kere, coğrafyada böylesine dağ denir; dağ değil, yarımada!”

Aslına bakarsanız, bu kadar kendi özgü şekli ve işlevi olan bir parçamızla ilgili ne kadar betimleme yapsak az. Yine de bir deneyebiliriz. Ne de olsa, edebiyatta betimleyici anlatım örnekleri burun şekilleri kadar özgün olabiliyor.
Yeri gelmişken ekleyelim: Betimleme, sözcüklerle resim çizmek gibi bir anlatımdır. Dilbilgisi derslerinde betimleyici anlatım denilince, okuyucunun beş duyusuna seslenebilen bir anlatım örneği istenir. Bence tam şu anda (bu yazıyı okuduktan hemen sonra) edebiyattaki büyük bir eksikliği gidermeyi deneyebilirsiniz. Burun delikleriyle ilgili betimleyici anlatımı siz yazabilirsiniz!
Aslında bunların hepsi hikaye!

Bana burnunu söyle. Sana kim olduğunu söyleyeyim.

Thomson’un Burun Kuralı (Tıkla aç)
Burnumuzun neden bu şekilde olduğunu açıklayan bir kural var. Bu kuralın adı “Thomson’un Burun Kuralı”. Tahmin edileceği üzere, kuralı koyan kişinin adı Thomson. Tam adıyla Arthur Thomson 1800lü yıllarda yaşamış bir İngiliz Antropolog. Uzun araştırmalar sonucunda, burnumuzun bu şekilde olma sebebini, atalarımızın yaşadığı iklim koşullarıyla ilişkili olduğunu ortaya çıkarmış. Nasıl mı? Thomson’ın Burun Kuralı hakkında daha fazla bilgi almak isterseniz sizi hızlıca “Dünyanın Burun Haritası” başlıklı yazıya alalım.


Burun deliklerinize şiir yazmaya ne dersiniz?
Yazık onlara. Haklarında hiç şiir yazılmamış. Belki dünya tarihinde burun delikleriyle ilgili ilk şiiri yazan siz olursunuz. Burun deliklerinize kısa da olsa bir şiir yazıp, bizimle paylaşmaya ne dersiniz? Şiir denemenizi aşağıdaki “YORUMLAR” kısmına gönderebilirsiniz.

Sorularını yaz gönder
Yazıda değinilen konu ve kavramlarla ilgili sorunuz varsa, aşağıdaki yorum kutusuna yazın.
Sorularınızın turşusunu kurup, yanıtları yayınlayalım!
Paylaşmak güzeldir. Yazımızı başkalarıyla da paylaşın:

Yazıda değinilen alanlar:
Bu yazıda değinilen alanları sizin için aşağıya topladık.
Hangisi daha fazla ilginizi çektiyse, onunla ilgili diğer yazılara göz gezdirmeye ne dersiniz?
Yağmur E.
13/04/2021 12:02biz neden yazıyor yerine yazıyo, yapıyor yerine yapıyo gibi şeyler kullanırız konuşurken.
İrem Sunar Özat
22/04/2021 10:29Merhaba Yağmur.
İnsanları konuşma dilini daha akıcı ve kendilerine daha kolay gelen şekilde değiştirme eğiliminde olurlar. Bunu her dilde görebiliriz. Bu şekilde konuşmakta da hiç sakınca yok tabii.
Ancak, dil bilgisi kurallarını ve ana dili doğru öğrenme bu nedenle çok önem taşır. Eğer kuralları yazılı hale getirmez ve her kullanımda değiştirirsek, bir sonraki nesile bambaşka bir Türkçe aktarmış oluruz. Aslında Atatürk de Türkiye Dil Kurumu’nun kurulmasına bu yüzden çok önem vermiş.